YoKLuĞuN BiR YaNa...
Her şey ne kadar garip ve yabancı... Sen ne kadar yabancı oldun?... Hani bir soru sormuştum sana; Bir gün, yanından geçerken merhaba bile diyemediğin bir yabancın olur muyum ? Hayır,diye kısa ve öz bir cevap vermiştin. Şimdi bu sorunun cevabı bile geçmiş zamanın tozlarına karıştı...
İnsanın içinde neşeli kır çiçekleri açtıran bir bahar günüydü. Aklım ve yüreğim sende idi... Elini tutabilir miyim diye sormuştum? Bir yabancı gibi ona da hayır demiştin.
Kaybedişlerim yüreğimin yanında aklımı da sana vermemle başladı. Kendimi her şeyimle sana adamam bir hata değildi. Ben seninle çoğalıyordum,şimdi eksildim, azaldım ve yalnızlaştım. Yine de vazgeçmedim yanında olmaktan... Aşktan çok sana sığındım ; olduğumuz günlere dönmek için... Sonra yaşadığım tüm savrulmalarım, acılarım, göz yaşlarım sana İNANAMAMAMIN bedelidir. Benden başka kimse bilemez bunu...
Şimdi yabancılığın yüreğimi kanatan bir öykü oldu. Ve bu öykünün içinde senden sonra yaşanan her güne yazılmış pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, duygular, en çok da VEFASIZLIK saklıdır. Şimdi yabancılığın beni oradan oraya savuran bir acı türküdür. Senin duymadığın, benim dilimden düşmeyen bir türkü...
Yokluğun bir yana, Yabancılığın kanatıyor yüreğimi...