Selçuk, yabancı kısıtlamasından el hareketine pek çok konuda açıklamalar yaptı.
12.06.2007
Uzun bir sakatlık dönemi geçirdi Selçuk Şahin... Geri dönüşünde sıkıntılar oldu, yeniden form tutmasında da... Zaman zaman hatalar yaptı tüm diğer futbolcular gibi... Bazen taraftarların tepkisini çekti, bazen de tepki gösteren o oldu. Ait olduğu kulübün büyüklüğünün ne kadar farkındaysa, kendisine küfreden Beşiktaş taraftarlarına yönelik hareketi yapmaması gerektiğinin de farkında bir o kadar... Övünmesini de biliyor yeri geldiğinde, özür dilemesini de... Kısaca, Selçuk şahin ile kısa bir yolculuğa davet ediyoruz sizi, buyrun...
Sakatlıktan çok çektin, neden böyle oldu, yeterince profesyonel yaşamıyor musun?
Profesyonelliğin gereklerine harfiyen uyuyorum. Düzgün bir yaşamım var. Ancak, önemli bir sakatlık yaşadım ve uzun sürdü. ilk ameliyatımı Türkiye’de oldum. Ameliyattan sonra doktorumun önerisi doğrultusunda hareket ettim. Bazen, gece 11-12’lerde Samandıra’ya gidip, havuzda yüzerek tedavimi hızlandırdım. Ama bel fıtığı ameliyatının riskleri çoktur. Hele bizim gibi ağır bir spor yapıyorsanız, bu risk daha da artıyor. Nitekim, sakatlığım nüksetti ve böylece ikinci ameliyatımı Almanya’da oldum. Almanya’daki doktorumun ilk ameliyatımın iyi yapılmadığını söylemesi ve Milli Takıma çağrılmışken hem o formayı, hem de Fenerbahçe formasını kaybettiğimi yanyana koyunca, o günlerde çok üzüldüğümü, zaman zaman da umutsuzluğa kapıldığımı söyleyemeliyim. Neyse ki, hepsi geride kaldı. Kendime güveniyorum. Üstelik Zico’nun formayı hakedene verdiğini de biliyorum. Dolayısıyla tatilimi en iyi şekilde değerlendirip, sezona hazır gireceğim ve Fenerbahçe formasıyla yeniden oynayacağım. Gazetelerden okuduğum kadarıyla bazı Anadolu kulüpleri benimle ilgileniyormuş. Ancak, böyle birşey olsa da Fenerbahçe’den ayrılmayı düşünmüyorum. Çünkü, bu camiayı her yönüyle benimsedim ve Türkiye’de Fenerbahçe’den daha büyük bir takımın olmadığını da biliyorum. Dolayısıyla, şu andaki tek hedefim bir an önce formamı giyebilecek kadar güçlü ve sağlıklı olmak.
Fenerbahçe’de üçüncü şampiyonluğu yaşadın, nasıl bir duygu bu, Fenerbahçeli bir futbolcu olmanın ayrıcalığı ve sorumlulukları neler?
Fenerbahçe’deki dördüncü sezonumda tam üç şampiyonluk yaşadım. Aslında, dörtte dört olacaktı. Ama, bir önceki sezon dramatik şekilde son haftada kaybettik şampiyonluğu ve doğrusu bunun acısını, şokunu da uzun süre çektik. işte tek başına bu durum bile Fenerbahçe’de oynamanın ayrıcalığını ve sorumluluğunu anlatmaya yetiyor. Mesela nereye gidersem gideyim çok yoğun, güzel bir ilgiyle karşılaşıyorum. Bu durumu neye borçlu olduğumu iyi biliyorum ve çok büyük bir sorumluluk hissediyorum. itiraf edeyim ki, bu sorumluluğa denk düşen bir irade ortaya koyamadım, Beşiktaş maçındaki o parmak işaretimle. Daha seremoniye çıkmadan yedek kulübesinin arkasındaki birkaç taraftar çok rencide edici hareketler yapıp, küfretti. Haftalardır gerginliğin girdabında yaşıyorduk. işte o anda küfür eden o taraftarları protesto etmek için parmak işareti yaptım.
Bu hareketimden dolayı öncelikle başkanım Aziz Yıldırım’dan özür diliyorum. Çünkü, başkanımız uzunca zamandır küfürün, Fair Play’le bağdaşmayan hareketlerin şükrü Saracoğlu’nda bitmesi için mücadele ediyordu ve bunu büyük ölçüde başarmıştı. Dolayısıyla, o parmak hareketimin herşeyden önce başkanımızın çabalarına yakışmadığını düşünüyor, üzülüyorum ve bunun için de önce başkanım ve camiamdan özür diliyorum. Ayrıca Beşiktaş camiasından da özür diliyorum. Bilinsin ki, o birkaç tane küfürbazaydı tepkim. Beşiktaş Kulübü’nden ve taraftarından da yanlış anlaşıldığım için bir kez daha özür diliyorum.
Çalıştığın hocalar içinde senin yetişmene katkı sağlayanlar oldu mu, birlikte çalışmayı düşlediğin hoca var mı?
Başta Aykut Kocaman, Raşit Çetiner ve Fatih Terim olmak üzere tüm hocalarımdan yararlandım. Ancak, bu üçünün ayrı bir yeri var kendimi aşmamda... Hele Aykut Kocaman... 2. Lig’den gelmiştim, ama Aykut hocam beni iki sezon sürekli direkt oynattı ve bana hep güvendi. Fatih Terim ise benim için dünyanın en büyük hocalarından biridir. Ondan aldığım sinerjiyi anlatmam mümkün değil.
Kenarda oturduğunda seyretmekten zevk aldığın futbolcular var mı ve en çok kiminle yanyana oynamak istiyorsun?
Tuncay’ın hırsı, mücadele gücü, inatçılığına şapka çıkarılır. Keza Aurelio’nun performansı da öyle... Ama, Alex’i izlemek apayrı bir zevk. Çok akıllı ve yetenekli. Attığı paslardaki mühendisliğe bayılıyorum. Abartmıyorum, ama takım arkadaşlarımın hepsi pırlanta gibi ve onların arasında bulunmak bir şans benim için.
Ümit gitti, Tuncay da gitmek istiyor. Kayıp mı Ümit’in gitmesi ve Tuncay gitmeli mi?
Ümit abiye bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Sol kanadımızı savunduğu sürece müthiş bir performans sergiledi. Hele sağ ayaklı bir sol kanat oyuncusu olarak yaptığı bindirmeler ve ortalardaki başarısı alkışa değer düzeydedir. Tuncay’ın gitmesi tabii ki bir kayıptır. Ancak, Fenerbahçe çok büyük bir kulüptür ve her futbolcunun yerini doldurabilecek güce sahiptir. Zaten gerçekçi açıdan bakarsak, Türkiye’de Fenerbahçe ile rakipleri arasında çok büyük bir fark olduğu rahatlıkla görülür. Dolayısıyla, önümüzdeki sezonlarda da şampiyonluğun en büyük adayı Fenerbahçe’dir. Burada en önemli şey, bu başarıyı Avrupa’ya da taşımaktır. Bu nedenle Avrupalı rakiplerimizin olanaklarıyla mücadele edebilmeli Fenerbahçe. işte bu açıdan baktığımız zaman, yabancı sınırlamasının gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Hooijdonk benzeri yabancılar geldiği sürece, varsın gelsinler. Belli kriterler konulduktan sonra yabancı sayısı sorun olmaz.